Mustafa OKULLU
Köşe Yazarı
Mustafa OKULLU
 

RAMAZAN'IN GETİRDİKLERİ

Orucun pek çok gayelerinden önemli ikisi takvâ ve hidâyettir. Allah (cc): "Ey iman edenler. Oruç sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Ta ki MÜTTAKÎLER'den olasınız." (Bakara 183) buyurmaktadır. Bir başka âyette ise: "Ramazan ayı ki insanlara yol gösterici, HİDAYET'i doğruyu ve yanlışı birbirinden ayırdedip açıklayıcı olarak Kur'ân o ayda indirilmiştir" buyrulmaktadır. {Bakara 185) Bu âyetlerden anladığımıza göre oruç, insanı hidayetin hakikatine ulaştırır ve oruç tutan ahlâkında, amelinde hakiki yolu bulur. Yine oruç tutan takvânın hakikatini ruhunda duyar. Oruçlu iken insan, Rabbisine daha ayrı bir yakınlık duyar. O vakit insanın kalbi isyana karşı kapalı, bütün âzâları, Rabbi gadâba getirecek işleri yapmaktan berî olduğu için Rabbisinin yüceliğini daha iyi anlar. İşte o zaman onun kalbinde takvâ duyguları gelişir, rûhu maddenin toz ve dumanlarından safileşerek kendini Allah'a verir. İnsan bu aydan hidayet ve takva nimetini kazanarak, bütün hayatında bunlardan istifâde edebilir. Bunlarla şerre giden yolları, arzu ve hevâ kapılarını kapamaya güç bulur ve yine bunlarla ahlâk-ı âliyeye, bütün hayırlı işlere rağbeti artar. İnsanların kalbleri bu ay içerisinde diğer aylara nisbetle daha hüşyâr hale gelir, kalbleri inşirah bulur, ruhları yükselir, ulvi bir kıymet alır, hüşyâr hale gelir, gözleri hayırlara karşı alabildiğine açılır. Bu ay içinde mü'min dünya hayatının meşguliyet ve bulanıklığından nefsini uzak tutar, rûhâni lezzet alabileceği şeylere intikal eder. Meselâ, orucuna "Allah'ım, senin isminle oruç tutuyorum" sözüyle başlar, gündüz ancak ve ancak hayır konuşur, Allah'ın râzı olmayacağı hiçbir iş işlemez, iftar ettiğinde de "Allah'ım, isminle orucumu açıyorum" der. Gecesini de, Rabbisine karşı rükûda, secdede, tesbih ederek, dûa ederek, Kur'an okuyarak geçirir. Ve bütün Ramazan'ını böyle geçirip, bayrama ulaştığında, yapmış olduğu ibâdetlerin kendisinin ruhuna yüce ve ulvi mânâlar katmış olduğunu hisseder. İslâm tarihinde büyük hâdiselerin bu ay içerisinde meydana gelmesi, Ramazan ayında mü'minlerin kazandığı ruh safveti ile doğru orantılı olabileceği ihtimalini akla getiriyor. Zira bu hadiseler, mü'minlerin akideleri sağlamlaştırmak, kelimetullâhı yüceltmek için mukatele ve akidelerini bozacak bütün şer şeylerle mücadele edenlere Allah'tan gelecek olan galebenin, yardımın ve neticesinde dünya ve ukbâ saltanatının mü'minlerle birlikte olacağını fısıldamakta, bildirmektedir. Yine bunlar bize, İslâm'ın davetine engel olacak düşmanlar safında yerlerini alan ve Allah Resûlü ile beraber bütün mü'minlerin sonunu getirmek isteyen ve zâten münhezim olan müşriklerin hezimetini bizlere bildiriyor. Bütün bunlar bize İslâm Tarihi içerisinde Ramazan ayında meydana gelen ve kalıcı, silinmez izler bırakan iki önemli hâdiseyi hatırlatıyor. Birincisi: Büyük Bedir. Bu Savaş Kureyş'in bütün zanlarını ve tâğutlarını yerle bir eden çirkin ve bütün hurafelerin temelini sarsan, fesadın rükünlerini alt-üst eden, batılın arşını zîr-ü zeber eden bir savaş. Bu savaş hicretin ilk yılında Ramazan'ın 18'inde olmuştu ve müminler müşriklere karşı büyük ve ezici bir yardıma nâil olmuşlardır. Kaldı ki bu yardım Müslümanların daha sonraları hakikatini idrâk ettikleri yardımların başlangıcıydı. Bu savaş hakkında Allah (cc) şöyle buyuruyor. "Nitekim Allah size Bedir'de de yardım etmişti. Siz o zaman zayıf idiniz. O halde Allah'tan korkun ki şükredesiniz. O zaman sen mü'minlere "Rabbinizin size indirilmiş üç bin melek ile yardım etmesi, yetmez mi? diyordun. Evet, sabredin. Allah'tan korkarsanız, onlar hemen şu dakikada da üzerinize gelseler, Rabbiniz size nişanlı beş bin melekle yardım eder. Allah bunu size sırf müjde olsun ve kalpleriniz yatışsın diye yaptı. Yardım, yalnız daima galip ve hikmet sahibi Allah katındadır." (Âlî İmran 123-126) İkincisi: Mekke fethi de bizlere Ramazan'ı hatırlatıyor. Allah bu ay içerisinde Kâ'be'de sadece kendisine ibâdet edilmesi için putlardan temizleme hususunda mü'minlere yardım etti. Aslında bu yardım şirk ve bâtılın yerin dibine batması, hidâyet ve tevhîdin en yücelere yükselmesi ve yeryüzünde Allah'ın dininin hâkim olması için yapılan yardımlardan bir tanesiydi. Nitekim bu fetih hakkında Allah (cc): "Biz sana apaçık bir fetih verdik. Tâ ki Allah senin günahından, geçmiş ve gelecek olanı bağışlasın ve sana olan nimetini tamamlasın ve seni doğru yola iletsin. Ve Allah sana şanlı bir zafer versin." (Feth 1-3) buyurmaktadır.  
Ekleme Tarihi: 22 Haziran 2015 - Pazartesi

RAMAZAN'IN GETİRDİKLERİ

Orucun pek çok gayelerinden önemli ikisi takvâ ve hidâyettir. Allah (cc):
"Ey iman edenler. Oruç sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Ta ki MÜTTAKÎLER'den olasınız." (Bakara 183) buyurmaktadır.
Bir başka âyette ise: "Ramazan ayı ki insanlara yol gösterici, HİDAYET'i doğruyu ve yanlışı birbirinden ayırdedip açıklayıcı olarak Kur'ân o ayda indirilmiştir" buyrulmaktadır. {Bakara 185) Bu âyetlerden anladığımıza göre oruç, insanı hidayetin hakikatine ulaştırır ve oruç tutan ahlâkında, amelinde hakiki yolu bulur. Yine oruç tutan takvânın hakikatini ruhunda duyar. Oruçlu iken insan, Rabbisine daha ayrı bir yakınlık duyar. O vakit insanın kalbi isyana karşı kapalı, bütün âzâları, Rabbi gadâba getirecek işleri yapmaktan berî olduğu için Rabbisinin yüceliğini daha iyi anlar. İşte o zaman onun kalbinde takvâ duyguları gelişir, rûhu maddenin toz ve dumanlarından safileşerek kendini Allah'a verir. İnsan bu aydan hidayet ve takva nimetini kazanarak, bütün hayatında bunlardan istifâde edebilir. Bunlarla şerre giden yolları, arzu ve hevâ kapılarını kapamaya güç bulur ve yine bunlarla ahlâk-ı âliyeye, bütün hayırlı işlere rağbeti artar.
İnsanların kalbleri bu ay içerisinde diğer aylara nisbetle daha hüşyâr hale gelir, kalbleri inşirah bulur, ruhları yükselir, ulvi bir kıymet alır, hüşyâr hale gelir, gözleri hayırlara karşı alabildiğine açılır. Bu ay içinde mü'min dünya hayatının meşguliyet ve bulanıklığından nefsini uzak tutar, rûhâni lezzet alabileceği şeylere intikal eder. Meselâ, orucuna "Allah'ım, senin isminle oruç tutuyorum" sözüyle başlar, gündüz ancak ve ancak hayır konuşur, Allah'ın râzı olmayacağı hiçbir iş işlemez, iftar ettiğinde de "Allah'ım, isminle orucumu açıyorum" der. Gecesini de, Rabbisine karşı rükûda, secdede, tesbih ederek, dûa ederek, Kur'an okuyarak geçirir. Ve bütün Ramazan'ını böyle geçirip, bayrama ulaştığında, yapmış olduğu ibâdetlerin kendisinin ruhuna yüce ve ulvi mânâlar katmış olduğunu hisseder.
İslâm tarihinde büyük hâdiselerin bu ay içerisinde meydana gelmesi, Ramazan ayında mü'minlerin kazandığı ruh safveti ile doğru orantılı olabileceği ihtimalini akla getiriyor. Zira bu hadiseler, mü'minlerin akideleri sağlamlaştırmak, kelimetullâhı yüceltmek için mukatele ve akidelerini bozacak bütün şer şeylerle mücadele edenlere Allah'tan gelecek olan galebenin, yardımın ve neticesinde dünya ve ukbâ saltanatının mü'minlerle birlikte olacağını fısıldamakta, bildirmektedir.
Yine bunlar bize, İslâm'ın davetine engel olacak düşmanlar safında yerlerini alan ve Allah Resûlü ile beraber bütün mü'minlerin sonunu getirmek isteyen ve zâten münhezim olan müşriklerin hezimetini bizlere bildiriyor.
Bütün bunlar bize İslâm Tarihi içerisinde Ramazan ayında meydana gelen ve kalıcı, silinmez izler bırakan iki önemli hâdiseyi hatırlatıyor.
Birincisi: Büyük Bedir. Bu Savaş Kureyş'in bütün zanlarını ve tâğutlarını yerle bir eden çirkin ve bütün hurafelerin temelini sarsan, fesadın rükünlerini alt-üst eden, batılın arşını zîr-ü zeber eden bir savaş.
Bu savaş hicretin ilk yılında Ramazan'ın 18'inde olmuştu ve müminler müşriklere karşı büyük ve ezici bir yardıma nâil olmuşlardır. Kaldı ki bu yardım Müslümanların daha sonraları hakikatini idrâk ettikleri yardımların başlangıcıydı. Bu savaş hakkında Allah (cc) şöyle buyuruyor.
"Nitekim Allah size Bedir'de de yardım etmişti. Siz o zaman zayıf idiniz. O halde Allah'tan korkun ki şükredesiniz. O zaman sen mü'minlere "Rabbinizin size indirilmiş üç bin melek ile yardım etmesi, yetmez mi? diyordun. Evet, sabredin. Allah'tan korkarsanız, onlar hemen şu dakikada da üzerinize gelseler, Rabbiniz size nişanlı beş bin melekle yardım eder. Allah bunu size sırf müjde olsun ve kalpleriniz yatışsın diye yaptı. Yardım, yalnız daima galip ve hikmet sahibi Allah katındadır." (Âlî İmran 123-126)
İkincisi: Mekke fethi de bizlere Ramazan'ı hatırlatıyor. Allah bu ay içerisinde Kâ'be'de sadece kendisine ibâdet edilmesi için putlardan temizleme hususunda mü'minlere yardım etti. Aslında bu yardım şirk ve bâtılın yerin dibine batması, hidâyet ve tevhîdin en yücelere yükselmesi ve yeryüzünde Allah'ın dininin hâkim olması için yapılan yardımlardan bir tanesiydi. Nitekim bu fetih hakkında Allah (cc):
"Biz sana apaçık bir fetih verdik. Tâ ki Allah senin günahından, geçmiş ve gelecek olanı bağışlasın ve sana olan nimetini tamamlasın ve seni doğru yola iletsin. Ve Allah sana şanlı bir zafer versin." (Feth 1-3) buyurmaktadır.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yenigolcuk.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.