Mustafa OKULLU
Köşe Yazarı
Mustafa OKULLU
 

KASR VE CEM

Kasr, dört rekâtlı farz namazları iki rekât kılmaktır. Cem ise öğle ile ikindiyi öğle veya ikindi vaktinde kılmak, akşam ile yatsıyı da akşam veya yatsı vaktinde kılmaktır. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: O size dinde hiçbir güçlük kılmadı. (Hac/78) Yani Allah Teâlâ sizi zorluk ve meşakkate sokacak bir hükmü meşru kılmamıştır. Müslüman ne zaman bir darlığa düşerse Allah orada bir genişlik yapar ki dinin hükümleri makbul ve yerine getirilebilir olsun. Sefer, azabın bir parçasıdır. İnsan seferde istikrarını kaybeder, istirahat edecek sebepleri bulamaz. Hangi vasıta ile ve ne için sefer yapılırsa yapılsın Allah Teâlâ dinin hükümlerinin bazılarını yolcu üzerinden kaldırmıştır. O hükümlerden biri de namazdır. Şimdi namazın nasıl tahfif edildiğini, şartlarının neler olduğunu ve bundan nasıl istifade edileceğini görelim. Sefer Namazı Nasıl Kılınır? Allah Teâlâ yolcuya iki ruhsat vermiştir: 1. Rekâtların sayısını azaltmak ki buna kasr denir. 2. İki namazı birleştirerek kılmak ki buna da cem denir. Kasr Kasr öğle, ikindi ve yatsı gibi dört rekâtlı namazları iki rekât olarak kılmaktır. İlerde bunu delilleriyle göreceğiz. Kasr'ın meşru olduğunun delili şu ayettir: Yeryüzünde sefere çıktığınız zaman eğer kâfirlerin size zarar vereceğinden korkarsanız, namazı kısaltmanızda üzerinize bir günah yoktur. (Nisa/101) Ya'lâ b. Umeyye şöyle diyor: "Ömer b. Hattab'a, Allah Teâlâ 'Yeryüzünde sefere çıktığınız zaman eğer kâfirlerin size zarar vermelerin*den korkarsanız, namazı kısaltmanızda üzerinize bir günah yoktur' (Nisa/101) buyurdu. Şimdi ise insanlar emniyet içindedir (fakat biz hâlâ seferde namazı kısaltıyoruz!)' dedim. Ömer şöyle dedi: 'Bu senin şaştığın şeye vaktiyle ben de şaşmıştım da Hz. Peygamber'e bunu sormuştum. Hz. Peygamber 'Bu, Allah Teâlâ'nın size verdiği bir sadakadır. Bu bakımdan Allah'ın sadakasını kabul ediniz' buyurdu' dedi".[1] Bu hadîs, seferde namazı kısaltmanın sadece korku zamanlarına mahsus olmadığına delâlet eder. Kasr'ın sahih olması için şu şartların bulunması gerekir: a. Seferde namaz kişinin zimmetine bağlı olmalıdır. Kişi bu namazı seferde kılmalıdır. Seferdeyken kazaya kalan dört re-kâtlı bir namaz, sefer esnasında iki rekât olarak kılınabilir. Sefere çıkmadan önce vakti giren bir namaz seferde kısaltılamaz. Çünkü bu na*maz farz olduğu zaman kişi seferde değildi. Seferdeyken vakti giren, fa*kat seferde kılınmayan namaz da kısaltılamaz. Çünkü kılacağı zaman kişi seferi değildir. Kasr ancak seferî olan kişi için sözkonusudur. b. Kişinin seferî sayılması için çıktığı şehrin surlarını geçmesi gerekir. Eğer sur yoksa mamur olan yerleri geçmesi gerekir. Çünkü surların içindeyken veya mamur yerdeyken seferî sayılmaz. Tıpkı dönüşte surlara geldiğinde seferîliğin bittiği gibi, seferîlik ancak surları geçtikten sonra başlar. Sefer esnasında sadece farz namazlar kısaltılabilir. Bunların dışındaki namazlar kısaltılamaz. Enes b. Mâlik şöyle diyor: 'Hz. Peygamber öğle namazını Medine'de dört rekât olarak kıldırdı. İkindi namazını ise Zü'1-Huleyfe'de iki rekât ola*rak kıldırdı'.[2] c. Kişi, giriş ve çıkış günleri hariç gittiği yerde dört gün kalmaya niyet etmiş olmamalıdır. Eğer gittiği yerde dört gün kalmaya niyet ederse, orası onun için memleketi gibi olur. Bu durumda namazlarını kısaltamaz. Ancak oraya giderken yolculuk esnasında namazlarını kısaltabilir. Eğer dört günden az kalmaya niyet eder de misafirliği dört günü geçerse, yapacağı işin ne kadar uzayacağını da bilemezse birinci durumda memleketinin mamur yerlerine dönünceye kadar namazlarını kısaltabilir. İkinci durumda ise -giriş ve çıkış günleri hariç- namazlarını onsekiz gün kısaltabilir. İmran b. Husayn şöyle rivayet ediyor: 'Ben Hz. Peygamberle birlikte gazaya çıktım ve Mekke'nin fethinde de kendisiyle beraber oldum. Mekke'de onsekiz gece kaldı. (Farz namazları) hep ikişer rekât kılıyordu' [3] Hz. Peygamber, Mekke'de Fetih yılı -Hevazin savaşı nedeniyle- bu kadar kalmış ve namazlarını kısaltmıştır. Çünkü ne zamana kadar ka*lacağını bilmiyordu. d. Seferî olan, mukim olana uymamalıdır. Eğer seferî, mukim'e uyarsa namazı kısaltması caiz olmaz, namazı tam kılması farz'dır. Mukim, seferî olana uyarsa, seferî olanın namazı kısaltmasında bir mahzur yoktur. ,Seferi olan imam  kendisine uyanlara ben seferi*yim' demesi sünnet'tir.'Namazlarınızı tamamlayın  Demelidir. Bunun delili ise şu rivayettir: İbn Abbas'a 'Seferi olan neden tek başına kıldığı zaman iki rekât, mukim olana uyduğu zaman dört rekât kılıyor?' diye sorulduğunda, İbn Abbas 'sünnet böyledir' demiştir.[4] İmran b. Husayn'ın rivayet ettiği daha önce naklettiğimiz hadîste şu ibare de vardır: 'Ey Mekke halkı! Siz dört (rekât) kılın, biz seferiyiz'.[5] Cem Namazları cem etmenin (birleştirmenin) ne demek olduğunu daha önce zikretmiştik. İbn Abbas şöyle demiştir: 'Hz. Peygamber seferde olduğu zaman öğle ile ikindiyi, akşam ile de yatsıyı birleştirerek kılardı'.[6] Yine İbn Abbas şöyle diyor: 'Hz. Peygamber Tebuk gazvesinde öğle ile ikindiyi, akşam ile de yatsıyı birleştirdi'. Said b. Cübeyr der ki: "İbn Abbas'a 'Hz. Peygamber'i böyle yapmaya sevkeden nedir?' dedim. 'Ümmetini zorluğa sokmamayı istedi' dedi".[7] Namazlar iki şekilde cem edilir: 1. Cem-i takdim Sonra gelen namazı önceki namazla birleştirip kılmaktır. 2. Cem-i tehir Önceki namazı sonraki namaz vaktine tehir edip onunla birleştirerek kılmaktır. Muaz b. Cebel" şöyle rivayet ediyor: 'Hz. Peygamber Tebuk seferin-deyken yola çıkmadan önce güneş batıya kayarsa öğle ile ikindiyi bir arada kılardı. Eğer güneş, yola çıktıktan sonra batıya kayarsa ikindi namazı için bineğinden inene kadar öğleyi tehir eder (ikisini bir kılardı). Akşam da aynı şekilde yapardı. Eğer yola çıkmadan güneş batarsa akşam ile yatsıyı bir arada kılardı. Eğer güneş batmadan önce yola çıkarsa, yatsı namazını kılmak için inene kadar akşamı tehir eder, sonra ikisini birleştirerek kılardı'.[8]
Ekleme Tarihi: 22 Haziran 2017 - Perşembe

KASR VE CEM

Kasr, dört rekâtlı farz namazları iki rekât kılmaktır. Cem ise öğle ile ikindiyi öğle veya ikindi vaktinde kılmak, akşam ile yatsıyı da akşam veya yatsı vaktinde kılmaktır.

Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: O size dinde hiçbir güçlük kılmadı. (Hac/78)
Yani Allah Teâlâ sizi zorluk ve meşakkate sokacak bir hükmü meşru kılmamıştır. Müslüman ne zaman bir darlığa düşerse Allah orada bir genişlik yapar ki dinin hükümleri makbul ve yerine getirilebilir olsun. Sefer, azabın bir parçasıdır. İnsan seferde istikrarını kaybeder, istirahat edecek sebepleri bulamaz.
Hangi vasıta ile ve ne için sefer yapılırsa yapılsın Allah Teâlâ dinin hükümlerinin bazılarını yolcu üzerinden kaldırmıştır. O hükümlerden biri de namazdır. Şimdi namazın nasıl tahfif edildiğini, şartlarının neler olduğunu ve bundan nasıl istifade edileceğini görelim.

Sefer Namazı Nasıl Kılınır?
Allah Teâlâ yolcuya iki ruhsat vermiştir:
1. Rekâtların sayısını azaltmak ki buna kasr denir.
2. İki namazı birleştirerek kılmak ki buna da cem denir.

Kasr Kasr öğle, ikindi ve yatsı gibi dört rekâtlı namazları iki rekât olarak kılmaktır. İlerde bunu delilleriyle göreceğiz. Kasr'ın meşru olduğunun delili şu ayettir:
Yeryüzünde sefere çıktığınız zaman eğer kâfirlerin size zarar vereceğinden korkarsanız, namazı kısaltmanızda üzerinize bir günah yoktur. (Nisa/101)
Ya'lâ b. Umeyye şöyle diyor: "Ömer b. Hattab'a, Allah Teâlâ 'Yeryüzünde sefere çıktığınız zaman eğer kâfirlerin size zarar vermelerin*den korkarsanız, namazı kısaltmanızda üzerinize bir günah yoktur' (Nisa/101) buyurdu. Şimdi ise insanlar emniyet içindedir (fakat biz hâlâ seferde namazı kısaltıyoruz!)' dedim. Ömer şöyle dedi: 'Bu senin şaştığın şeye vaktiyle ben de şaşmıştım da Hz. Peygamber'e bunu sormuştum. Hz. Peygamber 'Bu, Allah Teâlâ'nın size verdiği bir sadakadır. Bu bakımdan Allah'ın sadakasını kabul ediniz' buyurdu' dedi".[1]
Bu hadîs, seferde namazı kısaltmanın sadece korku zamanlarına mahsus olmadığına delâlet eder. Kasr'ın sahih olması için şu şartların bulunması gerekir:
a. Seferde namaz kişinin zimmetine bağlı olmalıdır.
Kişi bu namazı seferde kılmalıdır. Seferdeyken kazaya kalan dört re-kâtlı bir namaz, sefer esnasında iki rekât olarak kılınabilir. Sefere çıkmadan önce vakti giren bir namaz seferde kısaltılamaz. Çünkü bu na*maz farz olduğu zaman kişi seferde değildi. Seferdeyken vakti giren, fa*kat seferde kılınmayan namaz da kısaltılamaz. Çünkü kılacağı zaman kişi seferi değildir. Kasr ancak seferî olan kişi için sözkonusudur.
b. Kişinin seferî sayılması için çıktığı şehrin surlarını geçmesi gerekir.
Eğer sur yoksa mamur olan yerleri geçmesi gerekir. Çünkü surların içindeyken veya mamur yerdeyken seferî sayılmaz. Tıpkı dönüşte surlara geldiğinde seferîliğin bittiği gibi, seferîlik ancak surları geçtikten sonra başlar. Sefer esnasında sadece farz namazlar kısaltılabilir. Bunların dışındaki namazlar kısaltılamaz.
Enes b. Mâlik şöyle diyor: 'Hz. Peygamber öğle namazını Medine'de dört rekât olarak kıldırdı. İkindi namazını ise Zü'1-Huleyfe'de iki rekât ola*rak kıldırdı'.[2]
c. Kişi, giriş ve çıkış günleri hariç gittiği yerde dört gün kalmaya niyet etmiş olmamalıdır.
Eğer gittiği yerde dört gün kalmaya niyet ederse, orası onun için memleketi gibi olur. Bu durumda namazlarını kısaltamaz. Ancak oraya giderken yolculuk esnasında namazlarını kısaltabilir. Eğer dört günden az kalmaya niyet eder de misafirliği dört günü geçerse, yapacağı işin ne kadar uzayacağını da bilemezse birinci durumda memleketinin mamur yerlerine dönünceye kadar namazlarını kısaltabilir. İkinci durumda ise -giriş ve çıkış günleri hariç- namazlarını onsekiz gün kısaltabilir.
İmran b. Husayn şöyle rivayet ediyor: 'Ben Hz. Peygamberle birlikte gazaya çıktım ve Mekke'nin fethinde de kendisiyle beraber oldum. Mekke'de onsekiz gece kaldı. (Farz namazları) hep ikişer rekât kılıyordu' [3]
Hz. Peygamber, Mekke'de Fetih yılı -Hevazin savaşı nedeniyle- bu kadar kalmış ve namazlarını kısaltmıştır. Çünkü ne zamana kadar ka*lacağını bilmiyordu.
d. Seferî olan, mukim olana uymamalıdır.
Eğer seferî, mukim'e uyarsa namazı kısaltması caiz olmaz, namazı tam kılması farz'dır. Mukim, seferî olana uyarsa, seferî olanın namazı kısaltmasında bir mahzur yoktur. ,Seferi olan imam  kendisine uyanlara ben seferi*yim' demesi sünnet'tir.'Namazlarınızı tamamlayın 
Demelidir.
Bunun delili ise şu rivayettir: İbn Abbas'a 'Seferi olan neden tek başına kıldığı zaman iki rekât, mukim olana uyduğu zaman dört rekât kılıyor?' diye sorulduğunda, İbn Abbas 'sünnet böyledir' demiştir.[4]
İmran b. Husayn'ın rivayet ettiği daha önce naklettiğimiz hadîste şu ibare de vardır: 'Ey Mekke halkı! Siz dört (rekât) kılın, biz seferiyiz'.[5]

Cem Namazları cem etmenin (birleştirmenin) ne demek olduğunu daha önce zikretmiştik.
İbn Abbas şöyle demiştir: 'Hz. Peygamber seferde olduğu zaman öğle ile ikindiyi, akşam ile de yatsıyı birleştirerek kılardı'.[6]
Yine İbn Abbas şöyle diyor: 'Hz. Peygamber Tebuk gazvesinde öğle ile ikindiyi, akşam ile de yatsıyı birleştirdi'. Said b. Cübeyr der ki: "İbn
Abbas'a 'Hz. Peygamber'i böyle yapmaya sevkeden nedir?' dedim. 'Ümmetini zorluğa sokmamayı istedi' dedi".[7]
Namazlar iki şekilde cem edilir:
1. Cem-i takdim
Sonra gelen namazı önceki namazla birleştirip kılmaktır.
2. Cem-i tehir
Önceki namazı sonraki namaz vaktine tehir edip onunla birleştirerek kılmaktır.
Muaz b. Cebel" şöyle rivayet ediyor: 'Hz. Peygamber Tebuk seferin-deyken yola çıkmadan önce güneş batıya kayarsa öğle ile ikindiyi bir arada kılardı. Eğer güneş, yola çıktıktan sonra batıya kayarsa ikindi namazı için bineğinden inene kadar öğleyi tehir eder (ikisini bir kılardı). Akşam da aynı şekilde yapardı. Eğer yola çıkmadan güneş batarsa akşam ile yatsıyı bir arada kılardı. Eğer güneş batmadan önce yola çıkarsa, yatsı namazını kılmak için inene kadar akşamı tehir eder, sonra ikisini birleştirerek kılardı'.[8]

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yenigolcuk.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.