KOCAMAN ‘GESOTİM’İN TEK SERMAYESİ HEP MORAL OLDU’

16.08.2022 - 18:01, Güncelleme: 16.08.2022 - 18:01
 

KOCAMAN ‘GESOTİM’İN TEK SERMAYESİ HEP MORAL OLDU’

Gölcük Arama Kurtarma Derneği GESOTİM Başkanı Necmi Kocaman, 17 Ağustos 1999 Gölcük Depremi’nin 23. yıldönümü ile ilgili açıklamalarda bulundu.

Gölcük Arama Kurtarma Derneği GESOTİM Başkanı Necmi Kocaman, 17 Ağustos 1999 Gölcük Depremi’nin 23. yıldönümüne istinaden dün düşüncelerini dile getirdi. Başkan Kocaman, yaptığı açıklamada “23 yıl önce yüzyılın afetini yaşadık, çok acılar çektik, üzüldük, ağladık, ümitsizliğe kapıldık ama inançla, tüm Türkiye ve dünya gönüllülerinin desteği ile zor anları aştık. Çok acıydı o günler. Unutmamamız gereken, asrın afetiydi. GESOTİM, saman alevi gibi bahçeye ekilen tohum misali var oldu. İnandı, yılmadı. Unutmamak, unutulmamak adına günümüze kadar varlığını korudu ve korumakta. Bazen depremden depreme, 17 Ağustos’larda hatırlansa da onlar geçmişten ders çıkaran bir avuç Gölcük sevdalısı, Türkiye sevdalısı” dedi. ‘GESOTİM’İN TEK SERMAYESİ HEP MORAL OLDU’ Sözlerine devam eden Kocaman, “Yaşanılan afet sonrasında gerek Türkiye’de, gerekse yurt dışında pek çok deprem, sel, çığ gibi afetlerde bizzat operasyonel konumda çalıştık. Hiçbir bedel ve katkı gözetmeksizin GESOTİM’in tek sermayesi hep moral oldu. Umursanmasalar dahi varlıkları ülkemiz adına büyük bir güçtü. Bugün örnek alınır yapı oldu. Sorun yaratan, dilenen, el açan, tabela konumunda değil; örnek alınır, sorumlu sivil toplum örgütü olmanın huzuru ile çalışmalarına aralıksız devam eden bir konumdadır. İnsanlarımız afeti umursamasa da unutsalar da bir gün olur ve gerekiriz diyerek görevimize devam etmekteyiz” dedi. ‘DEPREME HAZIRLIKSIZ YAKALANMIŞTIK’ Kocaman, açıklamasını sürdürerek “GESOTİM üyeleri, en büyük onuru yaşamaktadır. Onlara ne kadar teşekkür etsek az olsa da gereken önem, tam olarak verilmemektedir. Ekibin kurucusu ve Başkanı olarak 23 yıldır mücadele azmini üst seviyede koruyan Gölcük Arama Kurtarma Derneği GESOTİM Başkanı ve Gönüllüsü olarak hep şunu ifade ettim; bizler 17 Ağustos sabahı bir levye, bir balyoz bulamamış, depreme hazırlıksız yakalanmıştık. Bilgisizdik, büyük bir çaresizlik içindeydik. İnandık, azmettik, eğitimler aldık, öğrendik ve öğretmeye başladık. İlk zamanlar yokluk vardı ama bugün öyle bir duruma geldik ki bir örnekle ortaya koyuyoruz: Türk Silahlı Kuvvetleri’nde görev yapan bir asker, 25 yıl hiç savaş görmese de her an savaş olacakmış gibi çalışmalarını sürdürür. Bizler de bu konumdayız. Halkımızın çoğunluğu afet bilgisinden yoksun ve unutan bir toplum yapısı içerisinde. Bizim GESOTİM olarak anca afet olduğunda hatırlanmamız içimizi acıtıyor. Halkımızın bilinçlenmesi gerektiğini her platformda anlatıyoruz. Üniversiteler ve okullarda yılda bir Sivil Savunma ve Deprem Haftası etkinliklerinde akıllara gelsek de önemli değil. Biz yolumuza ve insanlık adına onurla, gururla, bedelsiz koşturmaya devam edeceğiz” dedi. ‘AĞUSTOS AYINDA İÇİN ÇOK BURKULUYOR’ Açıklamasına devam eden Kocaman, “Unutmadık, unutmayacağız. Bu yıl 23. yılına giriyoruz ve yine anma etkinlikleri çalışmalarımıza tamamladık. 17 Ağustos deprem şehitlerimizi saygıyla anıyoruz. Asrın afetinden buyana geçen acı dolu yılların 23. yılına giriyoruz ama hala Ağustos ayı gelince içim çok ama çok burkuluyor. Her yıl Ağustos ayına girince içimiz daralır. Boğazımıza bir yumruk düğümlenir. Bırakın konuşmayı, yutkunmakta bile zorlanırız. 17 Ağustos 1999 sendromu işte budur. Oysa ne çok severdik o Ağustos aylarını. Bizim buraların, Gölcük’ün en şen şakrak dönemiydi Ağustos. Değirmendere fındığının ‘Ben oldum’ diyen iç kabuğunun kızardığı, içinin kıtır-kıtır, damağa ayrı bir tat bıraktığı dönemdir Ağustos. Kirazın bittiği, eriklerin dibe döküldüğü, diğer meyvelerin salkım saçak iştah kabarttığı ay. Serçe yavrularının palazlanıp uçmaya başladığı, sahilde yeni yetme gençlerin birbirine kur yaptığı, gelin adayının çeyiz, damadın düğün telaşı. Geleceğin delikanlılarının sünnet heyecanı, sonra Eylül’deki okul hazırlığı… Tüm telaşların yaşandığı aydır Ağustos ayı. Bundan 23 yıl önce ise tüm bu telaşları, sevinçleri, beklentileri yarıda bıraktıran Ağustos’un on yedisi. Kıyametin yaşandığı Ağustos ayı. O büyük gücün çıkardığı kıyamet homurtusu karşısında çaresizliğin, çaresizliğin getirdiği korkunun, korkunun getirdiği telaşın, telaşın getirdiği çığlığın, çığlığın getirdiği hüznün ve toz-dumanın ardındaki ölümün sessizliğini hissederim” dedi. ‘AVUCUNUZDAN KAYIP GİTTİĞİNE TANIK OLDUNUZ MU?’ Başkan Kocaman, sözlerini sürdürdü ve “Beton yığınları arasında, gövdesi kolonun altında kalmış, ‘Ne olur kurtar beni’ diye yalvarırcasına bakan, ilk enkazda gördüğüm bir çift gözü, sonra on çift, elli çift, yüz çift, bin çift gözü… Elinden tutup çekmeye çalışsam da üzerine yığılmış beton dağlarının altından çekip alamadığım bedenleri… Gölcük girişindeki enkazda, başını yan çevirmiş, sadece kan fışkıran burnunu sokabildiği delikten son gücünü toplayıp seslenen, ‘İki yavrum yanımda. Biri beş, biri sekiz. Ne olur onları kurtarın’ diyen ama son nefesini verirken bile ana olduğunu unutmayan o anneyi unutmak mümkün mü? Siz o enkaz dağı altındaki küçücük aralıktan yarısı parçalanmış halde ‘Yardım et’ diye uzanan eli tuttunuz mu? Çaresizlik içinde, son umut olarak… Sonra parmakları sizin bileğinize kenetlenmiş, yüzünü görmediğiniz, sadece iniltisini duyduğunuz o canın yavaş yavaş bedeninden uçmaya başladığını, saniye saniye, sımsıcak elin bir anda ölüm soğukluğuna gelip buz gibi kesildiğini hissettiniz mi? Ruhunun o anda bedenden, hatta sizin avucunuzun içinden nasıl kayıp gittiğine tanık oldunuz mu? O enkazların başına gittiğinizde, birçok deprem kurbanının, en son gördükleri insanın siz olduğunuzu bilip sarsıldınız mı? Koydunuz mu kendinizi onların yerine? Kendisi başka şehirde ekmek arayan, depremi duyunca koşup gelmiş, gelmiş de evinin yerinde enkaz dağı ile karşılaşmış babanın çığlıklarını duydunuz mu? ‘Nereye gömdünüz canlarımı?’ diye feryat figan kimi bulursa yakasına yapıştığını gördünüz mü?” dedi. ‘BORCUMUZU ÖDEMEK İÇİN VAR OLDUK’ Başkan Kocaman, “Arkadaşının evinde misafir kaldığı için sağ kurtulan Ayşe’nin, evine koştuğunda enkaz altından çıkarılmış ve sıra sıra yere yatırılmış anne, baba, kardeşleri... Ailesinin tüm fertlerinin cansız bedenlerinin üstüne kapanıp yeniden can vermek istercesine gök kubbeyi çınlatan feryat-figan nasıl ağladığına, kefen bulunamadığı için kefensiz gömülenlere, adına sadece deprem kurbanı denilip isimsizler mezarlığına gömülen bedenlere tanık oldunuz mu? İşte biz tüm bunları gördüğümüz ve yaşadığımız için ders ve ibret alıp tüm olumsuzluklara rağmen yaşayıp ders almayan insanların içinden filiz gibi çıktık, oluştuk. Acılarımızı dindiren yardım ellerini uzatan tüm dünya insanlığının yaşadıklarımızı yaşamamaları için, borçlarımızı ödeyebilmek için var olduk, bugünlere geldik. Bizlere inananlara, destek verip katkı sağlayanlara, geçmişinden ders çıkaranlara ve geleceğimiz yarınlarımıza afet bilincini yaymak için çabalayan ekip arkadaşlarıma, ailelerimize, eşlerimize, çocuklarımıza insanlık adına yaptıkları onurlu işler ve katkılarından dolayı teşekkür ediyor, Gölcük Arama Kurtarma Derneği GESOTİM gönüllülerimiz adına herkese afetsiz nice yıllar ve yarınlar dileklerimle saygılar sunuyorum” dedi
Gölcük Arama Kurtarma Derneği GESOTİM Başkanı Necmi Kocaman, 17 Ağustos 1999 Gölcük Depremi’nin 23. yıldönümü ile ilgili açıklamalarda bulundu.

Gölcük Arama Kurtarma Derneği GESOTİM Başkanı Necmi Kocaman, 17 Ağustos 1999 Gölcük Depremi’nin 23. yıldönümüne istinaden dün düşüncelerini dile getirdi. Başkan Kocaman, yaptığı açıklamada “23 yıl önce yüzyılın afetini yaşadık, çok acılar çektik, üzüldük, ağladık, ümitsizliğe kapıldık ama inançla, tüm Türkiye ve dünya gönüllülerinin desteği ile zor anları aştık. Çok acıydı o günler. Unutmamamız gereken, asrın afetiydi. GESOTİM, saman alevi gibi bahçeye ekilen tohum misali var oldu. İnandı, yılmadı. Unutmamak, unutulmamak adına günümüze kadar varlığını korudu ve korumakta. Bazen depremden depreme, 17 Ağustos’larda hatırlansa da onlar geçmişten ders çıkaran bir avuç Gölcük sevdalısı, Türkiye sevdalısı” dedi.

‘GESOTİM’İN TEK SERMAYESİ HEP MORAL OLDU’

Sözlerine devam eden Kocaman, “Yaşanılan afet sonrasında gerek Türkiye’de, gerekse yurt dışında pek çok deprem, sel, çığ gibi afetlerde bizzat operasyonel konumda çalıştık. Hiçbir bedel ve katkı gözetmeksizin GESOTİM’in tek sermayesi hep moral oldu. Umursanmasalar dahi varlıkları ülkemiz adına büyük bir güçtü. Bugün örnek alınır yapı oldu. Sorun yaratan, dilenen, el açan, tabela konumunda değil; örnek alınır, sorumlu sivil toplum örgütü olmanın huzuru ile çalışmalarına aralıksız devam eden bir konumdadır. İnsanlarımız afeti umursamasa da unutsalar da bir gün olur ve gerekiriz diyerek görevimize devam etmekteyiz” dedi.

‘DEPREME HAZIRLIKSIZ YAKALANMIŞTIK’

Kocaman, açıklamasını sürdürerek “GESOTİM üyeleri, en büyük onuru yaşamaktadır. Onlara ne kadar teşekkür etsek az olsa da gereken önem, tam olarak verilmemektedir. Ekibin kurucusu ve Başkanı olarak 23 yıldır mücadele azmini üst seviyede koruyan Gölcük Arama Kurtarma Derneği GESOTİM Başkanı ve Gönüllüsü olarak hep şunu ifade ettim; bizler 17 Ağustos sabahı bir levye, bir balyoz bulamamış, depreme hazırlıksız yakalanmıştık. Bilgisizdik, büyük bir çaresizlik içindeydik. İnandık, azmettik, eğitimler aldık, öğrendik ve öğretmeye başladık. İlk zamanlar yokluk vardı ama bugün öyle bir duruma geldik ki bir örnekle ortaya koyuyoruz: Türk Silahlı Kuvvetleri’nde görev yapan bir asker, 25 yıl hiç savaş görmese de her an savaş olacakmış gibi çalışmalarını sürdürür. Bizler de bu konumdayız. Halkımızın çoğunluğu afet bilgisinden yoksun ve unutan bir toplum yapısı içerisinde. Bizim GESOTİM olarak anca afet olduğunda hatırlanmamız içimizi acıtıyor. Halkımızın bilinçlenmesi gerektiğini her platformda anlatıyoruz. Üniversiteler ve okullarda yılda bir Sivil Savunma ve Deprem Haftası etkinliklerinde akıllara gelsek de önemli değil. Biz yolumuza ve insanlık adına onurla, gururla, bedelsiz koşturmaya devam edeceğiz” dedi.

‘AĞUSTOS AYINDA İÇİN ÇOK BURKULUYOR’

Açıklamasına devam eden Kocaman, “Unutmadık, unutmayacağız. Bu yıl 23. yılına giriyoruz ve yine anma etkinlikleri çalışmalarımıza tamamladık. 17 Ağustos deprem şehitlerimizi saygıyla anıyoruz. Asrın afetinden buyana geçen acı dolu yılların 23. yılına giriyoruz ama hala Ağustos ayı gelince içim çok ama çok burkuluyor. Her yıl Ağustos ayına girince içimiz daralır. Boğazımıza bir yumruk düğümlenir. Bırakın konuşmayı, yutkunmakta bile zorlanırız. 17 Ağustos 1999 sendromu işte budur. Oysa ne çok severdik o Ağustos aylarını. Bizim buraların, Gölcük’ün en şen şakrak dönemiydi Ağustos. Değirmendere fındığının ‘Ben oldum’ diyen iç kabuğunun kızardığı, içinin kıtır-kıtır, damağa ayrı bir tat bıraktığı dönemdir Ağustos. Kirazın bittiği, eriklerin dibe döküldüğü, diğer meyvelerin salkım saçak iştah kabarttığı ay. Serçe yavrularının palazlanıp uçmaya başladığı, sahilde yeni yetme gençlerin birbirine kur yaptığı, gelin adayının çeyiz, damadın düğün telaşı. Geleceğin delikanlılarının sünnet heyecanı, sonra Eylül’deki okul hazırlığı… Tüm telaşların yaşandığı aydır Ağustos ayı. Bundan 23 yıl önce ise tüm bu telaşları, sevinçleri, beklentileri yarıda bıraktıran Ağustos’un on yedisi. Kıyametin yaşandığı Ağustos ayı. O büyük gücün çıkardığı kıyamet homurtusu karşısında çaresizliğin, çaresizliğin getirdiği korkunun, korkunun getirdiği telaşın, telaşın getirdiği çığlığın, çığlığın getirdiği hüznün ve toz-dumanın ardındaki ölümün sessizliğini hissederim” dedi.

‘AVUCUNUZDAN KAYIP GİTTİĞİNE TANIK OLDUNUZ MU?’

Başkan Kocaman, sözlerini sürdürdü ve “Beton yığınları arasında, gövdesi kolonun altında kalmış, ‘Ne olur kurtar beni’ diye yalvarırcasına bakan, ilk enkazda gördüğüm bir çift gözü, sonra on çift, elli çift, yüz çift, bin çift gözü… Elinden tutup çekmeye çalışsam da üzerine yığılmış beton dağlarının altından çekip alamadığım bedenleri… Gölcük girişindeki enkazda, başını yan çevirmiş, sadece kan fışkıran burnunu sokabildiği delikten son gücünü toplayıp seslenen, ‘İki yavrum yanımda. Biri beş, biri sekiz. Ne olur onları kurtarın’ diyen ama son nefesini verirken bile ana olduğunu unutmayan o anneyi unutmak mümkün mü? Siz o enkaz dağı altındaki küçücük aralıktan yarısı parçalanmış halde ‘Yardım et’ diye uzanan eli tuttunuz mu? Çaresizlik içinde, son umut olarak… Sonra parmakları sizin bileğinize kenetlenmiş, yüzünü görmediğiniz, sadece iniltisini duyduğunuz o canın yavaş yavaş bedeninden uçmaya başladığını, saniye saniye, sımsıcak elin bir anda ölüm soğukluğuna gelip buz gibi kesildiğini hissettiniz mi? Ruhunun o anda bedenden, hatta sizin avucunuzun içinden nasıl kayıp gittiğine tanık oldunuz mu? O enkazların başına gittiğinizde, birçok deprem kurbanının, en son gördükleri insanın siz olduğunuzu bilip sarsıldınız mı? Koydunuz mu kendinizi onların yerine? Kendisi başka şehirde ekmek arayan, depremi duyunca koşup gelmiş, gelmiş de evinin yerinde enkaz dağı ile karşılaşmış babanın çığlıklarını duydunuz mu? ‘Nereye gömdünüz canlarımı?’ diye feryat figan kimi bulursa yakasına yapıştığını gördünüz mü?” dedi.

‘BORCUMUZU ÖDEMEK İÇİN VAR OLDUK’

Başkan Kocaman, “Arkadaşının evinde misafir kaldığı için sağ kurtulan Ayşe’nin, evine koştuğunda enkaz altından çıkarılmış ve sıra sıra yere yatırılmış anne, baba, kardeşleri... Ailesinin tüm fertlerinin cansız bedenlerinin üstüne kapanıp yeniden can vermek istercesine gök kubbeyi çınlatan feryat-figan nasıl ağladığına, kefen bulunamadığı için kefensiz gömülenlere, adına sadece deprem kurbanı denilip isimsizler mezarlığına gömülen bedenlere tanık oldunuz mu? İşte biz tüm bunları gördüğümüz ve yaşadığımız için ders ve ibret alıp tüm olumsuzluklara rağmen yaşayıp ders almayan insanların içinden filiz gibi çıktık, oluştuk. Acılarımızı dindiren yardım ellerini uzatan tüm dünya insanlığının yaşadıklarımızı yaşamamaları için, borçlarımızı ödeyebilmek için var olduk, bugünlere geldik. Bizlere inananlara, destek verip katkı sağlayanlara, geçmişinden ders çıkaranlara ve geleceğimiz yarınlarımıza afet bilincini yaymak için çabalayan ekip arkadaşlarıma, ailelerimize, eşlerimize, çocuklarımıza insanlık adına yaptıkları onurlu işler ve katkılarından dolayı teşekkür ediyor, Gölcük Arama Kurtarma Derneği GESOTİM gönüllülerimiz adına herkese afetsiz nice yıllar ve yarınlar dileklerimle saygılar sunuyorum” dedi

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yenigolcuk.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.