ÇOCUKLARIMIZI UYUŞTURUCUDAN UZAK TUTALIM

04.07.2018 - 18:56, Güncelleme: 31.05.2021 - 18:16
 

ÇOCUKLARIMIZI UYUŞTURUCUDAN UZAK TUTALIM

Gölcük Necati Çelik Devlet Hastanesi Halıdere Toplum Ve Ruh Sağlığı sağlık profesyonelleri Uz. Hemşire Mehtap Akkoç ve Psikolog Ünzile Özpınar Topçu tarafından, Gölcük ilçe kaymakamlığının talebi üzerine Gölcük İlçe Halk Kütüphanesinden hizmet alan üyelere madde bağımlılığı ve ağır ruhsal bozukluklarda Stigma( damgalama) konularınsa eğitim verildi.

Gölcük Necati Çelik Devlet Hastanesi Halıdere Toplum Ve Ruh Sağlığı sağlık profesyonelleri Uz. Hemşire Mehtap Akkoç ve Psikolog Ünzile Özpınar Topçu tarafından, Gölcük ilçe kaymakamlığının talebi üzerine Gölcük İlçe Halk Kütüphanesinden hizmet alan üyelere madde bağımlılığı ve ağır ruhsal bozukluklarda Stigma( damgalama) konularınsa eğitim verildi. Gölcük İlçe Halk Kütüphanesi Müdürü Şengül Avcı ve diğer katılımcılar eğitimin çok verimli geçtiğini bu konu hakkındaki bilgilerinin tazelendiğini belirtip konuyla ilgili memnuniyetlerini, ilettiler. Gölcük Necati Çelik Devlet Hastanesi Başhekimi Op. Dr. Yüksel Pehlevan; kurumlar arası işbirliği ve toplumu bilgilendirme çalışmalarımız devam edecektir, dedi. KİMLER MADDE KULLANIR? Tüm Dünya toplumları çapında yapılan çalışmalar göstermiştir ki uyuşturucu maddeleri belirli niteliklere sahip kişilerin kullandığına dair belirgin bir bulgu yoktur. Öne çıkan yani madde kullananlarda yoğun ortaklık gösteren psikososyal ve biyolojik etkenler mevcuttur. Ülkemizde ve Dünya’da yapılan madde bağımlılığını konu alan birçok araştırmada ailenin, sosyoekonomik durumunun, kalıtımın ve kişilik özelliklerinin önemli bir rolü olduğu saptanmıştır. Madde kullananlar ile yapılan çalışmalarda sıklıkla ortaya çıkan bu faktörlere kısaca bir göz atmak yerinde olacaktır: Cinsiyet ve uyuşturucu: Görülme sıklığı olarak ele alındığında erkeklerin kadınlara oranla daha çok madde kullandıkları tespit edilmiştir. Bu yargıyı klinik başvurulardaki dağılım da destekler niteliktedir. Davranış kalıpları açısından ele alınırsa da cinsiyet rolüne uygun davranış olarak erkeklerin riskli yaşantılara daha meyilli olmalarının bu sonuca etki edebileceğini söylemek pekala mümkündür. Hele geleneksel ortamda erkeklerin dış dünya ile kız çocuklarına nazaran daha bir hareket serbestisi olması madde ile tanışma olasılığını da yüksek kılmaktadır.  Sosyo ekonomik durum: Dünya genelinde yapılan çalışmalar uyuşturucu madde kullanımının daha çok yoksul kesimlerde olduğunu göstermektedir. Yine bu araştırmalarda sosyo ekonomik düzey yükseldikçe uyuşturucu madde kullanımında düştüğü belirtilmiştir. Bu sonuçlarda sosyo ekonomik güçlenmeye bağlı olarak yaşam standartlarının iyileşmesi, kişilik gelişiminin sağlıklı tamamlanabilmesi, eğitim olanaklarının daha işlevsel ve gelişime elverişli olması gibi etkenlerin avantajı olduğu düşünülebilir.  Uyuşturucu kullanım oranında farlılıklar gösteren üst SET ve alt SET arasında kullanılan madde açısından da farklılıklar göze çarpmaktadır. Alt SET daha çok ulaşılması kolay ve ucuz maddeleri ( Bally, tiner, esrar vs ) tercih ederken üst SET özellikle uyarıcı olarak nitelenen maddeler ve sentetik maddeleri ( Kokain, ecstasy türleri, eroin vs ) tercih etmektedirler. Ülkemizde yapılan çalışmalarda ise sosyoekonomik durumunun ayırıcı bir etken olarak nitelendiği araştırma verileri yoktur. Yapılan çalışmaların çoğunluğu toplumun çeşitli katmanlarını yansıtmamaktadır. Kişilik ve uyuşturucu: Kişilik yapımız hiç kuşkusuz algılarımızı ve davranış stilimizi belirleyen önemli bir unsurdur. Madde kötüye kullanımı gibi bir olguda da hem tanı hem de tedavi yapılanmasında belirleyici bir etkendir. Yapılan araştırmalar madde kullanan insanlarda belirgin kişilik özellikleri tanımlayamamakla birlikte bazı ortak özellikler tespit etmişlerdir. Özellikle ergenlik dönemi içinde kişilik inşası sürecinde dürtü kontrol güçlükleri yaşayan bireylerde madde kullanma bağlamında risk daha fazladır. Çünkü kişilik yapıları itibariyle bu insanlar risk almayı severler, denememişi kolaylıkla denerler, otorite ile sorunları vardır, self kontrolleri zayıftır. Ülkemizde yapılan araştırmalarda da benzer sonuçlar elde edilmiştir. Amatem bünyesinde Minnesota Çok Yönlü Kişilik Envanteri (MMPI) ile yürütülen bir çalışmada madde kötüye kullanımı nedeniyle tedavi gören hastalarda; düşüncede bağımsızlık, negativist yaklaşım, duygulanımda sık değişim, fevri davranma eğilimi, tatminsiz ve huzursuz yapı, karamsarlık, öfke kontrolünde güçlük, duyguları olumsuz ve dengesiz tarzda ifadeleme, hafif depresyon, kuşkuculuk, aşırı hassasiyet, yoğun gerginlik ve kaygı gibi kişinin üretkenliğini ketleyici birçok kişilik özelliği ortaya çıkmıştır.  Okul çağı sorunları ve eğlence mezesi: Cinsiyet, sosyo-ekonomik düzey, kişilik, aile yapılanmaları gibi etkenlerin yanı sıra okul başarısında düşme ve okul kuralları ile çatışan, sorunlu öğrenci olarak adlandırılan gruptaki gençlerde madde kullanımı açısından kuvvetli risk taşırlar. Sistem içinde kendilerini tanımlayamayan bu genç insanlar kuraldışı kimlik tanımlaması ile beraber uyuşturucu ile rahatça tanışabilmektedirler. Önceleri kendilerine bedava sunulan maddeyi kullanmaya başlayan bu insanlar daha sonra bunları arkadaşlarına da satmaya başlamaktadırlar. Emniyet Genel Müdürlü istatistikleri de sorunlu öğrenci olarak tanımlanabilecek gruptaki yakalanmaların belirgin şekilde fazla olduğunu desteklemektedir.  Bunun yanında eğlence mezesi olarak son yıllarda kullanımı hızla artan sentetik uyuşturucular da okul çağı gençleri için tuzağa düşmelerinde sunulan yemlerdir. Enerji hapı, mutluluk hapı gibi isimlerle resmen reklamı dahi yapılan bu uyuşturucular eğlence ortamlarında gençler tarafında bir doping malzemesi olarak algılanabilmekte ve rahatlıkla tüketilebilmektedir. Kullanan gençlerin savunmaları ise kullandıkları maddelerin etkilerinin geçici olduğu, enerji verdiği ve zihin açtığı şeklinde safiyane biçimde olabilmektedir. Aile ve uyuşturucu: İçine doğup büyüdüğümüz en küçük sosyal grup olarak tanımlanan ailenin ve yapısal özelliklerinin uyuşturucu kullanımındaki önemi küçümsenemez. Özellikle gençler açısından ayrı yaşayan ebeveynler, boşanmış ebeveynler ve bir ebeveynin kaybı gibi travmatik özellikli aile yapılanmalarında otorite zayıflamasına bağlı olarak iç disiplin zaafları görülür. Bu dönemde gelişiminin bir parçası olarak dışarı açılma gereksinimi duyan genç kontrol odağındaki eksilme neticesinde rahat ve denetimsiz bir yaşam alanına sahip olur. Sonuç olarak böyle bir yaşam alanı da madde ile tanışma bağlamında uygun ortamdır. Gençlerin madde kullanımında bir başka önemli noktada madde ile aile ortamında ve küçük yaşlardan itibaren tanışmış olmalarıdır. Madde kullanan bu gençlerin sosyodemografik geçmişine bakıldığında aile içinde madde kullanan birilerine özellikle babalara rastlanmıştır. Böyle bir ortamda gençler sıklıkla iki nedenle maddeye yöneldiklerini ifade etmekteler. Birincisi modele duyulan kızgınlıkla onun hoş görmeyeceği bu davranışı yaparak cezalandırma arzusu ki bunun temelinde modelin yaptığı davranışa yönelik kendi duygusunu ona yaşatma ve gösterebilme gayesi yatar, ikincisi ise modele bende büyüdüm artık mesajı vermede maddeyi büyüme kriteri olarak sembolize etme şeklindedir. Bazı hallerde bu iki durumda birbiri ile binişiklik gösterir. Birinin ortaya çıkışı diğerin sonucu ya da nedeni olabilir. UYUŞTURUCU ÖNCE SÜRÜNDÜRÜR SONRA ÖLDÜRÜR En Büyük Sebep Aile Sorunları Uyuşturucu sebebiyle görüştüğümüz gençlerde genelde sorunun aile ilişkilerinde olduğunu görüyoruz. Konuşmayan, iletişimi zayıf, paylaşıma kapalı, duygusal ihtiyaçların karşılanamadığı ailelerde gençler bir boşluk ve bulanım durumuna düşebiliyor ve sonuçta çareyi arkadaşlarının sunduğu uyuşturucuda bulabiliyor. Birçok genç duygusal ihtiyaçlarını karşıladığını düşündüğünden uyuşturucu içiyor. Ancak düştüğü bu tuzak duygusal boşluğunu git gide artırdığı gibi buna ilaveten uyuşturucu bağımlısı yapmış oluyor. İten, kakan, hakaret eden, ihmal eden, yetersiz ve işe yaramaz htiren, değersizlik aşılayan, eksiklik ve eziklik yaratan ebeveynlerin çocuklarında potansiyel bir bağımlılık riski her zaman söz konusudur. Annesinin sarhoş babası tarafından dövüldüğüne şahit olan, kendisi de bizatihi şiddet gören, korkuyla büyümüş, yalnız bırakılmış çocuklar da büyük bir risk altında.
Gölcük Necati Çelik Devlet Hastanesi Halıdere Toplum Ve Ruh Sağlığı sağlık profesyonelleri Uz. Hemşire Mehtap Akkoç ve Psikolog Ünzile Özpınar Topçu tarafından, Gölcük ilçe kaymakamlığının talebi üzerine Gölcük İlçe Halk Kütüphanesinden hizmet alan üyelere madde bağımlılığı ve ağır ruhsal bozukluklarda Stigma( damgalama) konularınsa eğitim verildi.

Gölcük Necati Çelik Devlet Hastanesi Halıdere Toplum Ve Ruh Sağlığı sağlık profesyonelleri Uz. Hemşire Mehtap Akkoç ve Psikolog Ünzile Özpınar Topçu tarafından, Gölcük ilçe kaymakamlığının talebi üzerine Gölcük İlçe Halk Kütüphanesinden hizmet alan üyelere madde bağımlılığı ve ağır ruhsal bozukluklarda Stigma( damgalama) konularınsa eğitim verildi.
Gölcük İlçe Halk Kütüphanesi Müdürü Şengül Avcı ve diğer katılımcılar eğitimin çok verimli geçtiğini bu konu hakkındaki bilgilerinin tazelendiğini belirtip konuyla ilgili memnuniyetlerini, ilettiler.
Gölcük Necati Çelik Devlet Hastanesi Başhekimi Op. Dr. Yüksel Pehlevan; kurumlar arası işbirliği ve toplumu bilgilendirme çalışmalarımız devam edecektir, dedi.

KİMLER MADDE KULLANIR?
Tüm Dünya toplumları çapında yapılan çalışmalar göstermiştir ki uyuşturucu maddeleri belirli niteliklere sahip kişilerin kullandığına dair belirgin bir bulgu yoktur. Öne çıkan yani madde kullananlarda yoğun ortaklık gösteren psikososyal ve biyolojik etkenler mevcuttur. Ülkemizde ve Dünya’da yapılan madde bağımlılığını konu alan birçok araştırmada ailenin, sosyoekonomik durumunun, kalıtımın ve kişilik özelliklerinin önemli bir rolü olduğu saptanmıştır. Madde kullananlar ile yapılan çalışmalarda sıklıkla ortaya çıkan bu faktörlere kısaca bir göz atmak yerinde olacaktır:

Cinsiyet ve uyuşturucu: Görülme sıklığı olarak ele alındığında erkeklerin kadınlara oranla daha çok madde kullandıkları tespit edilmiştir. Bu yargıyı klinik başvurulardaki dağılım da destekler niteliktedir. Davranış kalıpları açısından ele alınırsa da cinsiyet rolüne uygun davranış olarak erkeklerin riskli yaşantılara daha meyilli olmalarının bu sonuca etki edebileceğini söylemek pekala mümkündür. Hele geleneksel ortamda erkeklerin dış dünya ile kız çocuklarına nazaran daha bir hareket serbestisi olması madde ile tanışma olasılığını da yüksek kılmaktadır. 

Sosyo ekonomik durum: Dünya genelinde yapılan çalışmalar uyuşturucu madde kullanımının daha çok yoksul kesimlerde olduğunu göstermektedir. Yine bu araştırmalarda sosyo ekonomik düzey yükseldikçe uyuşturucu madde kullanımında düştüğü belirtilmiştir. Bu sonuçlarda sosyo ekonomik güçlenmeye bağlı olarak yaşam standartlarının iyileşmesi, kişilik gelişiminin sağlıklı tamamlanabilmesi, eğitim olanaklarının daha işlevsel ve gelişime elverişli olması gibi etkenlerin avantajı olduğu düşünülebilir.  Uyuşturucu kullanım oranında farlılıklar gösteren üst SET ve alt SET arasında kullanılan madde açısından da farklılıklar göze çarpmaktadır. Alt SET daha çok ulaşılması kolay ve ucuz maddeleri ( Bally, tiner, esrar vs ) tercih ederken üst SET özellikle uyarıcı olarak nitelenen maddeler ve sentetik maddeleri ( Kokain, ecstasy türleri, eroin vs ) tercih etmektedirler.
Ülkemizde yapılan çalışmalarda ise sosyoekonomik durumunun ayırıcı bir etken olarak nitelendiği araştırma verileri yoktur. Yapılan çalışmaların çoğunluğu toplumun çeşitli katmanlarını yansıtmamaktadır.

Kişilik ve uyuşturucu: Kişilik yapımız hiç kuşkusuz algılarımızı ve davranış stilimizi belirleyen önemli bir unsurdur. Madde kötüye kullanımı gibi bir olguda da hem tanı hem de tedavi yapılanmasında belirleyici bir etkendir. Yapılan araştırmalar madde kullanan insanlarda belirgin kişilik özellikleri tanımlayamamakla birlikte bazı ortak özellikler tespit etmişlerdir. Özellikle ergenlik dönemi içinde kişilik inşası sürecinde dürtü kontrol güçlükleri yaşayan bireylerde madde kullanma bağlamında risk daha fazladır. Çünkü kişilik yapıları itibariyle bu insanlar risk almayı severler, denememişi kolaylıkla denerler, otorite ile sorunları vardır, self kontrolleri zayıftır.
Ülkemizde yapılan araştırmalarda da benzer sonuçlar elde edilmiştir. Amatem bünyesinde Minnesota Çok Yönlü Kişilik Envanteri (MMPI) ile yürütülen bir çalışmada madde kötüye kullanımı nedeniyle tedavi gören hastalarda; düşüncede bağımsızlık, negativist yaklaşım, duygulanımda sık değişim, fevri davranma eğilimi, tatminsiz ve huzursuz yapı, karamsarlık, öfke kontrolünde güçlük, duyguları olumsuz ve dengesiz tarzda ifadeleme, hafif depresyon, kuşkuculuk, aşırı hassasiyet, yoğun gerginlik ve kaygı gibi kişinin üretkenliğini ketleyici birçok kişilik özelliği ortaya çıkmıştır. 

Okul çağı sorunları ve eğlence mezesi: Cinsiyet, sosyo-ekonomik düzey, kişilik, aile yapılanmaları gibi etkenlerin yanı sıra okul başarısında düşme ve okul kuralları ile çatışan, sorunlu öğrenci olarak adlandırılan gruptaki gençlerde madde kullanımı açısından kuvvetli risk taşırlar. Sistem içinde kendilerini tanımlayamayan bu genç insanlar kuraldışı kimlik tanımlaması ile beraber uyuşturucu ile rahatça tanışabilmektedirler. Önceleri kendilerine bedava sunulan maddeyi kullanmaya başlayan bu insanlar daha sonra bunları arkadaşlarına da satmaya başlamaktadırlar. Emniyet Genel Müdürlü istatistikleri de sorunlu öğrenci olarak tanımlanabilecek gruptaki yakalanmaların belirgin şekilde fazla olduğunu desteklemektedir.  Bunun yanında eğlence mezesi olarak son yıllarda kullanımı hızla artan sentetik uyuşturucular da okul çağı gençleri için tuzağa düşmelerinde sunulan yemlerdir. Enerji hapı, mutluluk hapı gibi isimlerle resmen reklamı dahi yapılan bu uyuşturucular eğlence ortamlarında gençler tarafında bir doping malzemesi olarak algılanabilmekte ve rahatlıkla tüketilebilmektedir. Kullanan gençlerin savunmaları ise kullandıkları maddelerin etkilerinin geçici olduğu, enerji verdiği ve zihin açtığı şeklinde safiyane biçimde olabilmektedir.

Aile ve uyuşturucu: İçine doğup büyüdüğümüz en küçük sosyal grup olarak tanımlanan ailenin ve yapısal özelliklerinin uyuşturucu kullanımındaki önemi küçümsenemez. Özellikle gençler açısından ayrı yaşayan ebeveynler, boşanmış ebeveynler ve bir ebeveynin kaybı gibi travmatik özellikli aile yapılanmalarında otorite zayıflamasına bağlı olarak iç disiplin zaafları görülür. Bu dönemde gelişiminin bir parçası olarak dışarı açılma gereksinimi duyan genç kontrol odağındaki eksilme neticesinde rahat ve denetimsiz bir yaşam alanına sahip olur. Sonuç olarak böyle bir yaşam alanı da madde ile tanışma bağlamında uygun ortamdır.
Gençlerin madde kullanımında bir başka önemli noktada madde ile aile ortamında ve küçük yaşlardan itibaren tanışmış olmalarıdır. Madde kullanan bu gençlerin sosyodemografik geçmişine bakıldığında aile içinde madde kullanan birilerine özellikle babalara rastlanmıştır. Böyle bir ortamda gençler sıklıkla iki nedenle maddeye yöneldiklerini ifade etmekteler. Birincisi modele duyulan kızgınlıkla onun hoş görmeyeceği bu davranışı yaparak cezalandırma arzusu ki bunun temelinde modelin yaptığı davranışa yönelik kendi duygusunu ona yaşatma ve gösterebilme gayesi yatar, ikincisi ise modele bende büyüdüm artık mesajı vermede maddeyi büyüme kriteri olarak sembolize etme şeklindedir. Bazı hallerde bu iki durumda birbiri ile binişiklik gösterir. Birinin ortaya çıkışı diğerin sonucu ya da nedeni olabilir.

UYUŞTURUCU ÖNCE SÜRÜNDÜRÜR SONRA ÖLDÜRÜR
En Büyük Sebep Aile Sorunları
Uyuşturucu sebebiyle görüştüğümüz gençlerde genelde sorunun aile ilişkilerinde olduğunu görüyoruz. Konuşmayan, iletişimi zayıf, paylaşıma kapalı, duygusal ihtiyaçların karşılanamadığı ailelerde gençler bir boşluk ve bulanım durumuna düşebiliyor ve sonuçta çareyi arkadaşlarının sunduğu uyuşturucuda bulabiliyor. Birçok genç duygusal ihtiyaçlarını karşıladığını düşündüğünden uyuşturucu içiyor. Ancak düştüğü bu tuzak duygusal boşluğunu git gide artırdığı gibi buna ilaveten uyuşturucu bağımlısı yapmış oluyor. İten, kakan, hakaret eden, ihmal eden, yetersiz ve işe yaramaz htiren, değersizlik aşılayan, eksiklik ve eziklik yaratan ebeveynlerin çocuklarında potansiyel bir bağımlılık riski her zaman söz konusudur. Annesinin sarhoş babası tarafından dövüldüğüne şahit olan, kendisi de bizatihi şiddet gören, korkuyla büyümüş, yalnız bırakılmış çocuklar da büyük bir risk altında.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yenigolcuk.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.