ZAFER Mİ ? HEZİMET Mİ ?

Başbakan Binali Yıldırım, Türkiye-İsrail ile ilgili anlaşma sürecinde değerlendirmede bulunmuş, Mavi Marmara saldırısında hayatını kaybedenlerin yakınlarına 20 milyon TL tazminat ödeneceğini açıklamıştı. Uzun süredir gündemde olan konu ile ilgili Saadet Partisi Gölcük İlçe Başkanı Yaşar Yıldız  da açıklamalarda bulundu.  Anlaşmanın yapılmaması gerektiğini vurgulayan Yaşar Yıldız  “Bu anlaşma gerçekten bir zafer midir, yoksa hezimetin bir neticesi midir?” açıklamasında bulundu.

 SÜREÇ KRİTİK

Başkan Yaşar Yıldız konu ile ilgili şunları söyledi: “Biz Saadet Partisi olarak burada sıradan bir basın toplantısı yapmak için toplanmadık. Gazete sütunlarında, haber sitelerinde bizim de haberimiz geçsin, reklam yapalım, çok okunalım derdiyle de burada toplanmış değiliz. İstesek; kendimize daha önemli popüler konular da bulabilir, onları da size anlatabilirdik. Fakat bugün öyle bir zamandan geçmekteyiz ki; ülkemiz, milletimiz, İslam alemi ve dünya müslümanları adına çok ama çok kritik bir süreç yaşanmaktadır ve omuzlarımızda bunun tarihi sorumluluğunu hissediyoruz.

 

KURU MUHALEFET YAPMIYORUZ

İşte bu sebepten dolayı; gündemlerin özellikle değiştirildiği, milletimiz ve İslam alemi için hayati önem taşıyan meselelerin insanımızın gözünden ısrarla uzak tutulmaya çalışıldığı şu günlerde bir şeyleri hatırlatmanın, vicdandaki kısık sesleri haykırmanın derdindeyiz. Hepimizin bildiği ve kamuoyundan dikkatlice takip ettiği üzere; devletimiz dünyayı kana bulayan, yeryüzünü kendi emelleri ve menfaatleri uğruna yaşanmaz hale getiren, Ortadoğu'da ve ülkemizdeki sıkıntıların başlıca sebebi olan İsrail'le sözde normalleşme sürecine girmiştir. Biz kuru bir muhalefet için uğraşmıyoruz. Elbette; ülkemiz, milletimiz ve İslam alemi menfaatine olacaksa İsrail’le de gerektiğinde anlaşabilmeli, şartlarımızın kabul edileceği masalara oturabilmeliyiz. Fakat yaşanan gelişmeler İsrail’in menfaatine yarayacaksa buna da vatandaş olarak biz de sesimizi yükseltmek zorundayız.

 

ANLAŞARAK NE KAZANDIK?

Bugün bütün siyasi kimlikleri bir kenara bırakarak soruyoruz. Yahudi'ye, İsrail'e destek veriyor diye boykot malları listesine eklediğimiz tüketim maddelerini almayacak kadar hassasiyet sahibi müslüman kardeşlerimize soruyoruz. Dönüp bir bakmamız gerekmez mi; bu anlaşmanın neticesinde ne kazandık, neyi kaybettik? Aracılığını yapacağımız doğalgazlar, kazanacağımız dolarlar Filistinli kardeşlerimiz kanlarından, Gazze'li bebeklerin masum yüzlerinden daha mı önemliydi? Bir düşünelim: İsrail’in anlaşmadan sonra Kadir Gecesi bombaladığı Gazze'de beyinleri paramparça edilerek şehit edilen bebekleri bizim oraya götüreceğimiz elektrik ve su yardımları mı kurtaracak? Susturmaya çalıştığımız vicdanlarımıza soralım. Filistin’de nasıl öldürüldüklerini çok iyi bildiğimiz o çocukları yardım filolarıyla gönderdiğimiz oyuncaklar mı yaşatacak? Biz vicdanı olan herkese seslenmek istiyoruz. Bu anlaşma gerçekten bir zafer midir, yoksa hezimetin bir neticesi midir?

 

ÖZÜR DİLESİNLER

Bugün milletimiz ve İslam coğrafyasının devletimizden beklediği şey cumhurbaşkanımızın da daha önceden ifade etmiş olduğu üç maddelik şartımızdan taviz verilmemesidir. Nasıl ki; ülkemiz hava sahasını savaş uçağıyla ihlal ettiği için uçağını düşürdüğümüz Rusya'dan ekonomik sıkıntılardan dolayı özür dilediysek, savaş değil; yardım gemisinde, kendi karasularında değil; uluslararası sularda bütün dünyanın gözü önünde katliam yaparak 10 vatandaşımızı şehit eden İsrail'e herkesin duyacağı bir şekilde özür dilemesidir.

 

BOMBALAMAYA DEVAM EDECEK

Tazminat talebi maddemize gelince; şehit olan vatandaşlarımızın ailelerini rencide edici bir şekilde Yahudi vakfı tarafından verilen bir bağış değil; bizzat İsrail hükümeti tarafından verilen tazminat olmalıdır. Son olarak İsrail'in sadece ambargoyu değil ablukayı da kaldırması gerekmektedir. Sürekli bombalama, kuşatma altında tutulan Gazze'ye yapılan yardımlar elbette önemlidir. Gazze'ye nefes aldıracaktır. Ancak bu nefes uzun soluklu olmayacaktır. Unutulmamalıdır ki; dün gemimize baskın düzenleyip katliam yapan İsrail yarın Toki'nin yaptığı evleri de bombalamaya devam edecektir. Buradan bütün milletvekillerimize sesleniyorum. Bu anlaşma mecliste onaylanmasın. Oylanacaksa oylamada bu anlaşmaya hayır oyu verilsin. Türkiye Büyük Millet Meclisi'miz duyarlı davranıp bu anlaşmayı reddetsin. Daha önce sayın cumhurbaşkanımızın öne sürdüğü 3 maddede ısrarcı olunsun."