OYUN VE OYUNCULAR DEĞİŞMEDİ

İslam dini, din ve dünya işlerini düzenleyen, Kuran ile inmiş, Yüce Peygamberimizin sünnetleriyle şekillenmiş olan evrensel bir dindir.

Kuran da “ULU’L-EMR” olarak geçen Devletin bizim inancımıza göre önemi ve değeri çok büyüktür. Yine inancımız odur ki; Allah ve Peygamberin yanında devlete itaat etmek de kutsaldır, zorunludur.

Nisa Suresinin 59. Ayetinde, “Ey iman edenler, Allah’a ve resulüne itaat ediniz. Sizden olan ülü’l-emre de(Devlet Yöneticilerine) itaat ediniz.”  Buyrulmaktadır.

Peki, Devlet yetkisini kimden alır? Tabi ki temsil ettiği, hükmettiği halktan alır. Halkın malını, canını, namusunu korumak, ülkeyi savunmak, güvenliği sağlamak devletin işidir. Ülkeyi düşmanlara karşı savunmak için “Orduya”,  adaleti sağlamak için “Yargıya”, asayişi sağlamak için “Kolluğa” ihtiyaç vardır. Devletin işleyişine daha pek çok örnek verilebilir; harcamaları karşılamak için “Maliye”, Sağlık Hizmetleri için “Doktor-Hemşire ve diğer sağlık personeline ” şeklinde örnekler uzayıp gider. Bütün bunlar devlet olmanın gereği ve olmazsa olmazlarıdır.

Devlet, bir vatan toprağında halkın bir düzen içinde yaşamını sürdürmesinin üstlenicisi, en güçlü güvencesidir.

Devleti yönetenler için bu çok büyük bir vebal,  çilelisi çok ağır bir iştir.

Bugün içimizde ve yakın sınırlarımızda yaşadığımız terör ile belki de dünyada en tehlikeli sonuçlara gebe, risk ve tehditlerle karşı karşıya olduğumuz bir coğrafyada yaşıyoruz.

Geçmişin haçlı zihniyeti, dünün emperyalist güçleri; bugün yine kirli ve türlü oyunlarla adeta nakış işlercesine ürettikleri hain planlarıyla Türk yurdunu zayıflatmak ve ona hükmetmek istiyor. Kırk yıldır süren terör, sözde dostlarımız, müttefiklerimiz ve de ne yazık ki dindaşlarımız tarafından destek gördüğü için bir türlü son bulmuyor.

Bununla da yetinmeyip değişik harf kodları ile gizlenmiş, ypg-pkk derken bize göre kamufle pkk örgütüne meşru bir zemin hazırlamak, sınırlarımıza yakın yerden terörü  sürekli olarak transfer edecek ortamı oluşturmak istiyorlar. Daha ileri hamlelerini söylemek gerekirse;

Amaçları Türkiye’yi zayıf düşürmek, bölmek, parçalamak.

Devlet görevi gereğince Türkiye’nin geleceği, bekası için Türk Silahlı Kuvvetler ile Suriye’de operasyon yapıyor. Savaşma seviş diyen zihniyetin temsilcileri ile, kendi yurttaş ama gönlü sınır dışındakilerle irtibatlı zavallıların sözlerine bakılırsa bu operasyona gerek yok!

Yurt dışında Türkiye aleyhine kara propaganda yapan içimizden çıkma satılmışlar, oldum olası Türk Askerinin yurt savunması maksatlı her hamlesine karşıdırlar; ancak bunlar bize yapılan saldırılar olduğunda ise asla karşı çıkmazlar.

Biz sadece Ermeni diasporası var sanırdık, meğer yeni diasporalar türemiş de haberimiz yokmuş.

Maalesef hepsi iş başındalar.

Tam da burada Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 13 Ocak1921 tarihinde TBMM Başkanı iken meclis kürsüsünden 1. İnönü zaferini anlattığı esnada Vatan Şairi Namık Kemal’in  şu dizelerini okuduğu  geliyor aklıma:                                                              

Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini                                                                                                      Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini.   (Anasını)                                                                                                

Ve sonrasında Atatürk aynı kürsüden aşağıdaki dizelerle cevap veriyor:

 

Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,

Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini.

Soruyorum şimdi; dünden bugüne değişen bir şey var mı?.

Hatırlayalım:

1.İnönü zaferini kazanmamızın şamarı düşmana yetmedi, yani savaş devam ediyordu.  Yunan Kralı, Başbakanı, Genel Kurmay Başkanı geldikleri İzmir’de;  Ankara’ya, Bizans’a sloganlarıyla karşılanıyordu..

Yunanlılar 27 Haziran 1921 tarihinde savaş meclisini İzmir’de toplayarak,  Yunan ordusunun Afyon, Kütahya, Eskişehir’e hareket etmesi kararını aldılar.

 Bu arada, ben bu savaşta tarafsızım diyen İngilizler, Yunanistan ordusunun silah, araç, gereç, cephane dahil bütün donatımını tamamlıyordu.

Şimdi aynısını Trump yapmıyor mu’? Ben tarafsızım diyor, TIR’lar dolusu silah vermiyor mu?

Sevgili dostlar: Türkiye’ye oynanan oyun hep aynı. Oyunun oyuncuları da aynı.

İçte ve dışta düşmanlık yapanlar dün dedeleriydi, bugün torunlarıdır.

Bize düşen görev devletimizin ve devleti yönetenlerin yanın da olmaktır. Vatan yoksa hiçbir şeyin kıymeti yoktur. Vatanını sevmeyenin imanı da,  inancı da, insanlığı da yok demektir.

Bugünler kişisel ve siyasal çekişmeler yapılacak günler değil, fedakârlık yapılacak günlerdir. Hepimiz,  hayatlarının baharında gencecik bedenleriyle toprağa düşen Şehitlerin, ciğerleri yanık Annelerin, genç yaşta dul kalmış taze Gelinlerin, boynu bükük yetim kalan çocukların hatırına tefrikaya düşmemeli, yaratılmak istenen tehlikelere karşı şuurlu ve hazırlıklı olmalıyız.

 Amacımız Türk Milleti olarak, bir olmak, birlik olmak ilelebet var olmaktır.

Yüce Allah Türk Ordusunu her daim muzaffer eylesin.

Sevgiyle kalın.