KÜÇÜKATEŞ ''BU HALİYLE DEĞİŞİKLİĞE DESTEK VEREMEYİZ''

EMNİYETİ TEBRİK EDİYORUM
Açıklamalarının başında Reina'ya saldırı düzenleyen teröristin sağ olarak yakalanmasını değerlendiren Küçükateş, “Reiana saldırısını yapan terörist canlı olarak ele geçirildi. Güvenlik güçlerimizi tebrik ediyorum. Canlı olarak ele geçirilmesi hadisenin arka planının meydana çıkarılmasına vesile olacağını düşünüyoruz” dedi.

KIBRIS BİZİM MİLLİ DAVAMIZDIR
Türkiye'nin önündeki en önemli konunun Kıbrıs meselesi olduğunu da sözlerine ekleyen Küçükateş, Cenevre'deki görüşmelere sert bir dille tepki gösterdi. Küçükateş, “Anlayamadığımız bir husus var. Bitmiş bir hadiseyi tekrar tekrar gündeme getirmek kime, ne fayda sağlıyor. Kıbrıs'ta geçmişte çok katliamlar yaşandı. 1960 yılında ise üç ülke arasında bir anlaşma yapıldı. Bu anlaşmaya göre bir hükümet modeli önerildi ve kuruldu. Ama Rumlar bu hükümet modelini 1964'ten sonra tanımadılar. Anlaşmalara da uymadılar. Uymadıkları için de Avrupa Konseyi'nden çıkarıldılar” hatırlatmasında bulundu.

KKTC'Yİ TANITACAKLARINA, MASAYA KOYUYORLAR
1974 yılında MSP'nin ortağı olduğu koalisyon döneminde Barış Harekatı'nın gerçekleşmesi ile katliamlara 'dur' denildiğini de hatırlatan Küçükateş, “Türkiye'nin garantörlük görevi gereği katliamlar önlendi. Kıbrıs böylece ikiye bölündü. Çizilen sınırlar 1974 yılından beri geçerliliğini koruyor. 1980 yılından sonra da KKTC kuruldu ve ilan edildi. Şimdi hükümetler bu devletin diğer ülkeler nezdinde tanıtılmasına çaba sarf edeceklerine, Rumların etkisinde ve dış güçlerin etkisinde kalarak konuyu tekrar tekrar masaya koyuyoruz. Biz bir kanunsuzluk yapmadık, katliamı önledik. Bu gün adada barış ve huzur var. Adanın da garantörü yine Türkiye” dedi.

CENEVREYE KARŞI KKTC ATAĞI BAŞLATILMALI
Küçükateş, Rumların Annan Planı'ndaki aç gözlülüğü sonucu yeniden masaya oturulduğunu da kaydederek, “Onlar arkalarındaki Batılı güçlere güveniyorlar. Şimdi görüşmeler yeniden başladı. Cenevre'de devam ediyor.  Türk Hükümeti, bu görüşmelerde Rumların dayattığı hiçbir şeye rıza göstermeden KKTC'nin tanınması için dünyada ciddi bir politik atak başlatmalıdır. KKTC geçmişte ilan edildiğinde tanıyan Müslüman ülkeler olmuştu. Bu bir şahsiyet göstergesidir, böyle iki yüzlülük olmaz” tepkisini gösterdi.

TÜRKİYE'NİN KIBRIS'TAKİ VARLIĞI DEVAM ETMELİ
Kıbrıs'ın coğrafi olarak bulunduğu noktanın da önemine değinen Küçükateş, “Kıbrıs yüzer bir uçak gemisi gibidir. Doğu Akdeniz'in hava sahası ve doğalgaz rezervleri itibariyle en önemli bölgesidir. Eğer biz burayı Rumlara terk edersek, netice belli. Türk tarafını tanımıyorlar. Tanımak istemiyorlar, bir hak vermek istemiyorlar. Garantörlüğümüzden, askeri gücün varlığından vazgeçemeyiz. Stratejik konumunu değerlendirmek istiyorsak, Türkiye'nin oradaki varlığı devam etmeli.  Verilecek tavizin telafisi ise mümkün olamaz. Bunun vebalini ise kimse ödeyemez. Şehitlerin fedakarlığı bir imza ile yok sayılamaz” diye eleştirdi.

KIBRIS, EL BAB VE MUSUL'DAN ÖNCE GELİR
Kıbrıs meselesinin Türkiye'nin AB üyeliği süreci ile ilişkilendirilmesinin de yanlış olduğunu kaydeden Küçükateş,  “AB üyesi olmamız buna bağlıymış. AB kendi hukukunu kendi çiğnemiştir. Çünkü AB sınır ihtilafı olan hiçbir ülkeyi üye olarak kabul etmeyeceğini ilan etmişti. Kıbrıs'ta sınır ihtilafı var. Peki nasıl aldılar Güney Kıbrıs'ı. Kıbrıs'ta sadece onların da değil, Batı'nın da gözü var. Stratejik bir nokta. Musul ve El Bab'dan önce bizim için hayati ehemmiyet taşıyan toprak parçası KKTC'dir. Türk Hükümeti'nin geçmişte yaptığı hatalar ümit ediyoruz ki bir daha tekrarlanmaz” diye konuştu.

MECLİS ÜZERİNDE VESAYET OLUR
Anayasa Değişiklik teklifinin ikinci turunun bu gün (dün) başlayacağını da söyleyen Küçükateş, “Bu konudaki görüşlerimizi doğrudan doğruya hem Sayın Başbakan'a, Parti Başkanlarına hem de daha önemlisi Sayın Cumhurbaşkanı'na iletmiştik. Olmazsa olmaz diyerek gördüğümüz 'kuvvetler ayrımı ilkesi' maalesef ilk turda çıkan metinde tam olarak gerçekleşmedi. Yetki tamamen tek elde toplanıyor. Meclis üzerinde özellikle bir vesayet oluşturuluyor.  Dikkat çektiğimiz husus. Eğer Cumhurbaşkanı'na yeri geldiğinde meclisi fesh etme yetkisi verilirse meclis rahat çalışamaz. Vesayet altında kalır” ifadelerini kullandı.

ŞİMDİDEN ENDİŞELERİMİZ DE HAKLI ÇIKTIK
“Endişelerimiz de haklı çıktık” diyen Küçükateş, anayasa değişikliği görüşmeleri sırasında 'erken seçimin' bir tehdit olarak kullanıldığını kaydetti. Küçükateş, “Meclis, eğer bu teklif kabul edilmezse seçime götürülmekle tehdit ediliyor. Tam da bizim daha önce söylediğimiz ve korktuğumuz nokta. TBMM üyelerine çok büyük bir görev düşüyor. Şahsiyetli durabilmek, eğilip, bükülmemek. İnandığı gibi davranmak, oy vermek. Bunu yapamazlarsa ömrü billah bundan sonra meydana gelecek sıkıntıların vebalinden kurtulamazlar. Siz meclisi eğer rahat çalıştırmak istiyorsanız, meclis kimsenin ama hiç kimsenin vesayeti altında bırakılmamalı. Bu teklif daha kamuoyuna götürülmeden bizim endişelerimizi doğrular gelişmeler yaşandı. İnşallah ikinci tur görüşmelerinde vekiller kanaatlerini değiştirirler” dedi.

BU HALİYLE DEĞİŞİKLİĞE DESTEK VERMEYİZ
Küçükateş, Saadet Partisi'nin bu konudaki tavrını da bir kez daha yineleyerek, “Anayasa değişikliği teklifi böyle giderse, bizim böyle bir teklife destek vermemiz mümkün olmaz. Kendi kendimize karşı olan sorumluluğumuz ve vicdanımız böyle bir imkanı bize vermez. Bunu da bugün bilinmesinde fayda görüyoruz” ifadelerini kullandı.  Açıklamalarından sonra bir basın mensubunun 'Anayasa Değişikliği ile ilgili görüşlerinize açıklık getirir misiniz?' şeklindeki soruyu da yanıtlayan Küçükateş, “Kelime olarak evet, hayır demek istiyorsanız, bu haliyle geçerse biz bunu desteklemeyiz, yani hayır veririz demektir” dedi.
Küçükateş​, erken seçim ile ilgili bir soruya ise “Anayasa değişikliği bu haliyle geçerse ben bir erken seçim beklemiyorum. Erken seçim başka bir konu. Ama bu bir tehdit. Anayasa değişikliği yapılırsa farklı sebeplerden dolayı bir erken seçim olabilir” diye yanıtladı.