CHP'DEN ALTERNATİF 23 NİSAN KUTLAMASI

Asayiş 23.04.2014 - 21:05, Güncelleme: 31.05.2021 - 18:15
 

CHP'DEN ALTERNATİF 23 NİSAN KUTLAMASI

Günün anlamını anlatan konuşmayı CHP ilçe Başkanı İsmet İşeri yaptı.

İşeri “Atatürk Bu bayram dünya barışının, dünya çocuklarının bayramıdır. Bu bayram barışın geleceğine ve geleceğin barışına yapılan bir yolculuktur. Bu bayram Anadolu'nun çocuklarının, özellikle de yoksul çocuklarının, öksüz ve yetimlerinin hayata tutunmaları için yakılan bir umudun ışığının adıdır. Bu bayram, özbeöz milletin bayramıdır.Ulusumuzun emperyalizme meydan okuyarak, küllerinden yeniden dirilip ulusal egemenliğimizi taçlandırdığı 23 Nisan, büyük  önderimiz  GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN Türk  Milletinin geleceği olan sevgili çocuklarımıza  armağan ettiği en mutlu günümüzdür. Dün olduğu gibi bugün de vatanımız üzerinde iç ve dış odakların sinsi emelleri doğrultusunda yapılan saldırılar ve  Cumhuriyetimizi sığlaştırma gayretleri devam etmektedir.Tüm bunlara karşı ihtiyacımız olan yegane güç, büyük  Atatürk'ün bize  bıraktığı ilkeleri,devrimleri ve düşünce sistemidir. Mustafa Kemal, 24 Nisan 1920'de Meclis'te kürsüye çıkarak bir konuşma yaptı. O konuşmada kullandığı bir cümle, 23 Nisan'da kurulan yüce Meclis'in asli görevinin ne olduğunu bizlere hatırlatır . Mustafa Kemal'in, ''Meclis'te yoğunlaşan milli iradenin, doğrudan doğruya vatanın mukadderatına el koymuş olduğunu kabul etmek, temel ilkedir'' dikkatinizi çekerim, ''TBMM'nin omuzlarında taşımaktan kaçınmadığı ağır yük, kutsal sorumluluk işte bu cümlede yatıyor; vatanın mukadderatına el koymak'' Yeryüzündeki millet meclisleri arasında, milletin kaderine en küçük ayrıntısına kadar, bu kadar hakimiyetle, el koymuş başka bir meclis yoktur. ''Çünkü bu meclisin kullandığı yetki, yazılı hükümlerle sınırlı olmayan bir ruhtan, istiklal ateşinden doğuyordu. Meclis, bu ruhla tüm siyasi kurumlara hükmetmiş, var olan sistemi baştan sona değiştirmiş, her alanda çalışarak ve fedakarlıktan kaçınmayarak tam anlamıyla başarılı olmuş bir kurumdur. Çünkü o kurumun ruhu Kuvva-i Milliye'ydi. Herkes şunu çok iyi bilsin ki TBMM'nin 23 Nisan 1920'de kendisine görev olarak tayin ettiği 'vatanın mukadderatına el koymak' misyonu, 23 Nisan 2014 tarihinde de hala  yüce Meclis'in omuzlarında bütün ağırlığıyla durmaktadır.'' ''SİLMEYE KİMSENİN NE GÜCÜ, NE CESARETİ YETER''Var olma, yok olma mücadelesini, bağımsızlıkla taçlandırmış bu yüce Meclisimizin  kişilik ve kimlik sahibi bir Meclis olduğunu unutmamaları gerekiyor.Meclis , gazi bir meclistir. Çünkü Kurtuluş Savaşı verdi. Meclis, kurucu meclistir. Çünkü, Türkiye Cumhuriyeti  Devleti'ni kurdu.''Bu Meclis özgürlükçüdür, milliyetçidir. Hiç şüphesiz bu Meclis devrimci bir Meclis'tir. Bu Meclis'in şanı büyüktür, şerefi büyüktür, elbette unvanları çoktur. Fakat öyle bir kavram var ki TBMM'nin diğer bütün niteliklerini kendi kuruluş kimyasında var olan o özelliğine borçluyuz; olmazsa olmaz o kavramın adı hukuktur. Bu Meclis, kendi varoluşunu millete ve hukuka borçludur. Bu bağlamda, daha kurtuluşun başlarında kurulan, Anadolu ve Rumeli Müdafai Hukuk Cemiyetlerini çok iyi bilmek ve anlamak zorundayız. Yüce Meclisimizin  kendi hukukunu çiğnetmeye hakkı yoktur. Kendi sorumluluğunu devretmeye hakkı yoktur. Kendi hukuk sınırını aşmaya, kendini tartıştırmaya hakkı yoktur. Çünkü gasp edilen hak, çiğnenen hukuk, milletin hakkı ve hukukudur. Herkesi bir kez daha elini vicdanına koyarak, gözünün önüne o kurucu meclisin asil kahramanlarını getirerek bir kez daha düşünmeye davet ediyorum: 8 üyesi gayrimeşru olarak ve hukuk dışına çıkılarak hapse atılmış bir Meclis'in itibarı, doğal olarak kaybolmaz mı? Bu vekillerimizin  hapiste geçirdikleri kaç  23 Nisan oldu.Hala içeride olan vekilimizin daha ne kadar haklarını gasp edilmeye devam edecekler? Bütçe denetim yetkisi fiilen elinden alınmış bir Meclis'in saygınlığı zedelenmez mi? Ortada olağanüstü bir durum yokken, Kanun Hükmünde Kararnama'lerle fiilen yetkisi alınmış bir meclisin, milletin kolektif vicdanına tercüman olması mümkün olabilir mi? 23 Nisan 1920'yi çok iyi anlamalıyız. TBMM üyelerinin  kendi kişiliklerine  yabancılaşmaya hakkı yoktur. 23 Nisan 1920'de TBMM, en geniş meşruiyeti hukukun içinde kalarak sağladı. 23 Nisan 2014'te de ağırlaşan sorunlarımızla baş etmenin temel yolu hukukun içinde kalarak sorunları çözmektir.İşte onun içindir ki,  23 Nisan 1920, hem zihinlerde, hem dillerde hem de yüreklerdedir. Silmeye kimsenin ne gücü ne de cesareti yeter" dedi.
Günün anlamını anlatan konuşmayı CHP ilçe Başkanı İsmet İşeri yaptı.

İşeri “Atatürk Bu bayram dünya barışının, dünya çocuklarının bayramıdır. Bu bayram barışın geleceğine ve geleceğin barışına yapılan bir yolculuktur. Bu bayram Anadolu'nun çocuklarının, özellikle de yoksul çocuklarının, öksüz ve yetimlerinin hayata tutunmaları için yakılan bir umudun ışığının adıdır. Bu bayram, özbeöz milletin bayramıdır.
Ulusumuzun emperyalizme meydan okuyarak, küllerinden yeniden dirilip ulusal egemenliğimizi taçlandırdığı 23 Nisan, büyük  önderimiz  GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN Türk  Milletinin geleceği olan sevgili çocuklarımıza  armağan ettiği en mutlu günümüzdür. Dün olduğu gibi bugün de vatanımız üzerinde iç ve dış odakların sinsi emelleri doğrultusunda yapılan saldırılar ve  Cumhuriyetimizi sığlaştırma gayretleri devam etmektedir.Tüm bunlara karşı ihtiyacımız olan yegane güç, büyük  Atatürk'ün bize  bıraktığı ilkeleri,devrimleri ve düşünce sistemidir.

Mustafa Kemal, 24 Nisan 1920'de Meclis'te kürsüye çıkarak bir konuşma yaptı. O konuşmada kullandığı bir cümle, 23 Nisan'da kurulan yüce Meclis'in asli görevinin ne olduğunu bizlere hatırlatır . Mustafa Kemal'in, ''Meclis'te yoğunlaşan milli iradenin, doğrudan doğruya vatanın mukadderatına el koymuş olduğunu kabul etmek, temel ilkedir'' dikkatinizi çekerim, ''TBMM'nin omuzlarında taşımaktan kaçınmadığı ağır yük, kutsal sorumluluk işte bu cümlede yatıyor; vatanın mukadderatına el koymak'' 
Yeryüzündeki millet meclisleri arasında, milletin kaderine en küçük ayrıntısına kadar, bu kadar hakimiyetle, el koymuş başka bir meclis yoktur. ''Çünkü bu meclisin kullandığı yetki, yazılı hükümlerle sınırlı olmayan bir ruhtan, istiklal ateşinden doğuyordu. Meclis, bu ruhla tüm siyasi kurumlara hükmetmiş, var olan sistemi baştan sona değiştirmiş, her alanda çalışarak ve fedakarlıktan kaçınmayarak tam anlamıyla başarılı olmuş bir kurumdur. Çünkü o kurumun ruhu Kuvva-i Milliye'ydi. Herkes şunu çok iyi bilsin ki TBMM'nin 23 Nisan 1920'de kendisine görev olarak tayin ettiği 'vatanın mukadderatına el koymak' misyonu, 23 Nisan 2014 tarihinde de hala  yüce Meclis'in omuzlarında bütün ağırlığıyla durmaktadır.''

''SİLMEYE KİMSENİN NE GÜCÜ, NE CESARETİ YETER''
Var olma, yok olma mücadelesini, bağımsızlıkla taçlandırmış bu yüce Meclisimizin  kişilik ve kimlik sahibi bir Meclis olduğunu unutmamaları gerekiyor.
Meclis , gazi bir meclistir. Çünkü Kurtuluş Savaşı verdi. Meclis, kurucu meclistir. Çünkü, Türkiye Cumhuriyeti  Devleti'ni kurdu.''Bu Meclis özgürlükçüdür, milliyetçidir. Hiç şüphesiz bu Meclis devrimci bir Meclis'tir. Bu Meclis'in şanı büyüktür, şerefi büyüktür, elbette unvanları çoktur. Fakat öyle bir kavram var ki TBMM'nin diğer bütün niteliklerini kendi kuruluş kimyasında var olan o özelliğine borçluyuz; olmazsa olmaz o kavramın adı hukuktur. Bu Meclis, kendi varoluşunu millete ve hukuka borçludur. Bu bağlamda, daha kurtuluşun başlarında kurulan, Anadolu ve Rumeli Müdafai Hukuk Cemiyetlerini çok iyi bilmek ve anlamak zorundayız. Yüce Meclisimizin  kendi hukukunu çiğnetmeye hakkı yoktur. Kendi sorumluluğunu devretmeye hakkı yoktur. Kendi hukuk sınırını aşmaya, kendini tartıştırmaya hakkı yoktur. Çünkü gasp edilen hak, çiğnenen hukuk, milletin hakkı ve hukukudur. Herkesi bir kez daha elini vicdanına koyarak, gözünün önüne o kurucu meclisin asil kahramanlarını getirerek bir kez daha düşünmeye davet ediyorum: 8 üyesi gayrimeşru olarak ve hukuk dışına çıkılarak hapse atılmış bir Meclis'in itibarı, doğal olarak kaybolmaz mı? Bu vekillerimizin  hapiste geçirdikleri kaç  23 Nisan oldu.Hala içeride olan vekilimizin daha ne kadar haklarını gasp edilmeye devam edecekler? Bütçe denetim yetkisi fiilen elinden alınmış bir Meclis'in saygınlığı zedelenmez mi? Ortada olağanüstü bir durum yokken, Kanun Hükmünde Kararnama'lerle fiilen yetkisi alınmış bir meclisin, milletin kolektif vicdanına tercüman olması mümkün olabilir mi? 23 Nisan 1920'yi çok iyi anlamalıyız. TBMM üyelerinin  kendi kişiliklerine  yabancılaşmaya hakkı yoktur. 23 Nisan 1920'de TBMM, en geniş meşruiyeti hukukun içinde kalarak sağladı. 23 Nisan 2014'te de ağırlaşan sorunlarımızla baş etmenin temel yolu hukukun içinde kalarak sorunları çözmektir.İşte onun içindir ki,  23 Nisan 1920, hem zihinlerde, hem dillerde hem de yüreklerdedir. Silmeye kimsenin ne gücü ne de cesareti yeter" dedi.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yenigolcuk.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.